“Haranı” Hangi Dil? İnternette Dil Paniklerinin Anatomisi
Sosyal medyada bir kelime görüp da “Bu ne ya?” diye kaşlarınızı çatıyor musunuz? Ben çatıyorum. Çünkü her gün, aslında gayet masum olan bir sözcük üzerinden koca bir dil karmaşası yaşanıyor. Bugünün günah keçisi: “haranı”. Yargım net: Bu kelimeyi “bozuk Türkçe” diye yaftalayanlar, hem dilbilgisi hem de kültür farkını ıskalıyor. Gelelim bombaya:
“Haranı”nın Kökü: Aynı Aile, Farklı Ağız
Azerbaycan Türkçesinde hara “neresi/nereye”, haranı ise yalın hâlin belirtme durumu (yani “-ı/-i”) almış biçimiyle “nereyi” demektir. Türkiye Türkçesindeki nereyi nasıl kullanıyorsak, orada da “haranı” öyle kullanılır: “Haranı axtarırsan?” (Nereyi arıyorsun?), “Haranı çəkdin?” (Nereyi çektin?). Kuzen diller gibiyiz: Aynı Oğuz Türkçesi ailesindeyiz, ama sözdizimi ve eklerde bölgesel farklar var. Sorun kelimede değil, bizim kulağımızın alışkanlığında.
“Harran mı, Harânî mi, haranı mı?”: Karıştırdığımız Üç Ayrı Şey
Burada üç ayrı kavram sürekli birbirine dolanıyor:
- haranı: Azerbaycan Türkçesinde “nereyi”.
- Harran: Şanlıurfa’nın bir ilçesi; coğrafi isim.
- Harânî: “Harranlı” anlamındaki nisbî/aidiyet sıfatı (özellikle klasik metinlerde).
Sosyal medyada “haranı” görünce “Harran’ı mı?” diye soranlar, aslında tamamen başka bir kulvara atlıyor. Üçü de ayrı dünya; birini diğerinin yerine koymak, haritayı sözlükle karıştırmak gibi.
“Bozuk Türkçe” Etiketi Neden Kolaycı?
Eleştirimiz burada sert: Türkiye merkezli bakış, Türkçenin standart ölçüsünü tek referans sanma eğiliminde. Oysa dil merkezî değil, çoğul bir varlık. “Haranı”na takılmak, Azerbaycan, Doğu Anadolu ve Kars-Ardahan hattındaki konuşma çeşitliliklerini görmezden gelmek demek. “Bizimki doğru, öteki yanlış” yaklaşımı, dilbilimde karşılığı olmayan bir prestij önyargısı. Evet, standartlaştırma gerekir; ama standart, yaşayan çeşitliliği yok saydığında pedagojik olarak da politik olarak da sorun üretir.
“Haranı Hangi Dil?” Sorusunun Altını Kazarak
Soruyu SEO’luk haliyle koyuyorum: Haranı hangi dil? Cevap: Azerbaycan Türkçesi. Peki neden bizde yabancı gibi duruyor? Çünkü Türkiye Türkçesinde soru kökü ner(e)- üzerinden çekimlenirken (neresi/nerede/nereye/ nereyi), Azerbaycan Türkçesinde kök hara. Üstüne bir de belirtme durumu eki gelince haranı oluyor. Gramer bu kadar sade. Tartışma ise büyük ölçüde duyduğunu bilmediğine hükmeden bir refleks.
Bir Sokak Hikâyesi: Kulak, Gözden Akıllıdır
İstanbul’da bir kafede iki genç konuşuyor: Biri Bakü’den, biri Üsküdar’dan. Bakülü genç, telefondaki fotoğrafları gösterirken soruyor: “Haranı bəyənirsən?”— Üsküdarlı gülümsüyor, “Harran’ı mı?” diye takılıyor. İkisi de gülüyor, sonra mesele iki dakikada çözülüyor: “Aaa, ‘nereyi’ demekmiş!” İşte bu kadar. Bazen bir kelimenin anlamsız görünmesi, yalnızca bağlama yabancılıktan ibaret. Kulak, birkaç örnek duyunca kendi kendine kalibrasyon yapıyor.
Zayıf Noktalar: Dijital Dil Göçebeliği ve Yazım
Eleştiriyi sadece önyargıya değil, dijital pratiğe de yöneltelim. Sosyal medyada haranı, bazen harani diye (ı–i farkı) yazılıyor; bu da aramaları ve anlamayı zorlaştırıyor. Üstelik Azerbaycan alfabesindeki ə, x, q gibi harfler Türkiye klavyesinde yok; kullanıcılar pratikte sese en yakın Türkçe harfleri seçiyor. Çözüm, “yanlış yazmışsın!” diye çemkirmek değil; ihtiyat payı bırakarak bağlam okumak ve mümkünse yazım önerisi sunmak.
Mini Rehber: Aynı Soru Ailesi
- hara? → nereye/neresi
- harada? → nerede
- haraya? → nereye
- haranı? → nereyi
Provokatif Sorular: Dil Kimin, Standart Kimin?
Biraz can yakalım: “Bozuk Türkçe” dediğiniz şey, belki de sizin bilmediğiniz bir standart mı? Tek şehir, tek ekran, tek haber bülteni— hepsi birden Türkçenin tamamı eder mi? “Haranı”na takılırken, kimlerin sesini görünmez kılıyoruz? Dil, çoğulluğunu koruyamazsa, yarın yaratıcı gücünü nerede bulacak?
Son Söz: Tartışmayı Büyüt, Ön Yargıyı Küçült
“Haranı hangi dil?” sorusu, aslında daha büyük bir davetiye: Tanıdık sandığımız kelimelerin yan mahallelerini keşfetmeye. Bir kelimeyi anlamadığımızda duvar örmek yerine köprü kursak, hem kültür kazanırız hem de dilin coğrafyasını genişletiriz. Benim duruşum net: Çoğul Türkçe zenginliktir; “haranı” gibi sözcükler de bu zenginliğin canlı kanıtı.
Topluluğa Soru
Siz son zamanlarda hangi kelimeye “Bu da ne?” deyip sonra “Aaa, meğer…” diye şaşırdınız? “Haranı” gibi örnekler sizde itici mi, merak uyandırıcı mı? Yorumlarda buluşalım; çünkü dil, ancak konuşunca büyüyor.